EMANET ve EHLİYET - İSLÂM İLMİHÂLİ

AHİRETE İMAN - KIYAMETİN MAHİYETİ VE ALÂMETLERİ - AHİRET HAYATINA AİT HADİSELER

AHİRETE İMAN

192- Önce kelime üzerinde duralım. "Ahiret"; son, sonra olan manasınadır. Bu kelime lafız bakımından Arapça bir sıfattır. Arap dilinin kaidelerine göre bazen sıfat mevsufu yerine geçer. Mevsuf hazfedilerek sıfat, isim gibi kullanılır. Meselâ: "Dünya" kelimesinin manası Arapça'da "en yakın" demektir. Bunun mevsufu da hayattır veya "ed'dar"dır. Bu şekilde "Hayatü'd-dünya" (En yakın ev), içinde bulunduğumuz alemdir. Bu şekilde "El-Ahir" veya "Ahire" mefhumu da; "El Yevmi'l ahir" Ve'l Hayatü'l ahir", "Veddarü'l ahir"; yani sonraki gün, sonraki yaşayış, sonraki ev demektir. Hali hazır hayatından, yaşayışından sonra gelecek olan başka bir hayattır."(144) Bu kelime Kur'an-ı Kerim'de bu manalarda 113 yerde tekrarlanmıştır. Ölümden sonra başlayan "Ahiret" hayatı süreklidir.

193- Kur'an-ı Kerim'de: "Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini, ahiret gününü inkâr ederek kâfir olursa o, muhakkak ki (Sırat-ı Müstakim'den) uzak bir sapıklıkla sapıp gitmiştir"(145) hükmü beyan buyurulmuştur. Dolayısıyla ölümden sonraki hayatı, yani ahiret hayatını inkâr eden veya cennet, cehennem, haşr, neşr, sevab ve ikab'ın zahiri manalarının dışında ruhani lezzetler olduğuna itikad eden kimse kâfir olur.(146) Zira kat'i nass'la sabit olan hususların inkârı sözkonusudur.


KIYAMETİN MAHİYETİ VE ALÂMETLERİ

194- Kat'i nass'larla sabit olan hususlardan birisi de; ahiret alemi başlamadan önce, bütün insanların ve dünyanın başına "Kıyamet" vakıasının geleceğidir. Bu kıyametin kopması; büyük meleklerden İsrafil (as)'in, mahiyeti Allahû Teâla (cc) indinde malum olan sur'u üflemesiyle vücûda gelecektir. Bunun meydana geleceği zamanı Allahû Teâla (cc)'dan başka, hiçbir güç bilemez.

195- Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz Efendimiz (sav) tarafından kıyamet'in küçük ve büyük alametleri haber verilmiştir. Burada kısaca bu alametlerin mahiyeti üzerinde duralım:

A) İslâmî ilimlerin unutulması; bilgisizliğin her tarafa yayılması ve şer'i ilimlerin mükellef olan kimselerden saklanılması.
B) Şarabın ve sarhoşluk veren diğer müskiratın hızla yayılması.
C) Erkek sayısının hızla azalıb, kadın nüfusun artması ve fuhuşun aleni yapılır hale gelmesi.
D) İnsanları, şer'i herhangi bir yetkiye dayanmadan birbirlerini öldürmeleri ve katliamın yaygın hale dönüşmesi.

Bunlar kıyamet'in yaklaştığının küçük alametleridir.

Büyük alametler ise şunlardır:
A) "Deccal" adında bir şahsın türeyip "İlâh'lık" davasında bulunması, daha sonra kaybolup gitmesi.
B) Bir duhan'ın (Korkunç duman) ortaya çıkması. Bu duman mü'minleri nezleye tutulmuş hale getirecek, kâfirler de sarhoş olacak derecede akli melekelerini kaybedecekler.
C) Zülkaryneyn'in yaptırmış olduğu sedd'in arkasında bulunan "Ye'cüc ve Me'cüc"ün seddi yıkarak, yeryüzüne yayılması!.. İnsan eti dahil olmak üzere herşeyi yemesi ve yeryüzünde korkunç bir fesad çıkarması.
D) Hz. İsa (as)'ın gökten inip, bütün insanları İslâm'a davet etmesi.
E) "Dabbetü'l-ard" adında canlı bir mahlûkun yerden çıkıp, insanlara karşı onların anlayacağı şekilde hitap etmesi.
F) Yemen tarafından dehşetli bir ateşin çıkması ve etrafa yayılması.
G)Doğu'da, Batı'da ve Ceziretü'larab'ta, bazı kara parçalarının batması.
H) Güneşin muvakkaten batı tarafından doğması.

196- Ehl-i Sünnet ulemâsı: "Vukû bulması mümkün olan bir şey hakkında nass varid olunca onu kabul etmek ve ona inanmak gerekir" hükmünde ittifak etmiştir.(147) Kıyamet'in büyük ve küçük alametlerinin bir kısmı Kur'an-ı Kerim'de beyan buyurulmuş, bir kısmı da Resûl-i Ekrem (sav)'den rivayet edilmiştir.


AHİRET HAYATINA AİT HADİSELER

197- Taat ve ibadet sahiplerinin kabirde, Allahû Teâla (cc)'nın bildiği ve dilediği şekilde ni'met içinde bulunmaları haktır.(148) Ayrıca kâfirler ve asi olan bazı mü'minler için kabir azabı da mevcuddur. Resûl-i Ekrem (sav): "Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukur olur"(149) buyurmuştur. Ayrıca Münker ve Nekir'in kabre girerek, insana sual sorması da haktır. Bütün bu hususlar sem'i ve nakli delillerle sabittir.

198- Kur'an-ı Kerim'de: "Sonra siz kıyamet günü diriltileceksiniz"(150) hükmü beyan buyurulmuştur. Yine bir başka Ayet-i Kerime'de: "De ki: "Onları ilk defa yaratan diriltecek. O (Allahû Teâla) her yaratmayı hakkı ile bilendir"(151) hükmü yer almaktadır. Kâfirlerin, Resûl-i Ekrem (sav)'e "Bu çürümüş kemiklere kim can verecekmiş" diye sual sormaları ve ölümden sonra tekrar dirilmeyi inkâr etmeleri üzerine inzal buyurulmuştur. Sonuç olarak Ba's (yani ölümden sonra dirilme) haktır. Kur'an-ı Kerim'de: "Ve çünkü o saat (Kıyamet) elbette gelecektir. Onda hiç şüphe yoktur. Muhakkak Allah kabirde olan kimseleri de diriltip kaldıracaktır"(152) hükmü, ölümden sonra dirilişin kat'i olduğunu beyan buyurmaktadır.

199- "Mizan" haktır. Allahû Teâla (cc): "Biz kıyamet gününe mahsus adalet terazilerini (Mizanı) koyacağız. Artık hiç kimse, hiçbir şekilde haksızlığa uğratılmayacaktır. (O şey) Bir hardal tanesi kadar bile olsa onu getirir (Mizana) koyarız"(153) hükmünü beyan buyurmaktadır. "Vezn" kökünden gelen mizan; ölçü-tartı anlamına gelir. Bütün akaid kitaplarında "Mizan" konusuna yer verilmiştir. Ayrıca bunun bizim aklımızın kavradığı ölçü birimlerinden farklı olduğu kaydedilmiştir.(154) Sevab ve günahların üzerinde kayıtlı bulunduğu amel defteri de haktır. Bu defterler mü'minlere sağ, kafirlere sol ve arka taraflarından verilir.(155)

200- "Havz" haktır. Zira Allahû Teâla (cc): "Biz sana kevseri verdik"(156) buyurmuştur. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Benim havzımın bir kenarı bir aylık mesafedir. Dört açısı ve kenarı birbirine eşittir. Suyu sütten beyaz, kokusu miskten daha hoş kadehleri gökten yıldızlardan daha çoktur. Ondan bir kere içen bir daha ebediyyen susamaz"(157) buyurduğu da bilinmektedir.

201- Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Sırat kıldan ince, kılıçtan keskincedir"(158) Hadis-i şerifini esas alan ulemâ, sırat köprüsünün hak olduğu hususunda ittifak etmiştir. Sırat; cehennemin üzerine uzatılmış olan köprüdür. Cennetlikler bunun üzerinden geçerler, cehennemlikler ise bunun üzerinden geçerken ayakları sürçer ve yuvarlanırlar. Allahû Teâla (cc) bu köprüden geçmeyi mü'minlere kolaylaştırır. Hatta bazıları bu köprüden yıldırım gibi, bazıları fırtına gibi, diğer bazıları da rehvan ata binmiş gibi geçerler.

202- Cennet ve cehennem şu anda mahlûk ve mevcuttur.(159) Allahû Teâla (cc)'ya iman eden ve İslâmi hududları muhafaza edenler cennette daimi olarak kalacaklardır. Heva ve heveslerine kapılarak Tağut'a iman eden ve Tağut'un ilkelerine göre hayatlarını düzenleyenler ebedi olarak cehennemde kalacaklardır.

  ANASAYFA
b a
MEVZULAR
 • Takdim ve Önsöz
 • Genel Bilgiler
 • Tevhid ve Sıfat İlmi
 • Temizlik Bahsi
 • Namaz Bahsi
 • Cihad Bahsi
 • Oruç Bahsi
 • Zekât Bahsi
 • Hac ve Kurban Bahsi
 • Nikah Bahsi
 • Had ve Hudud Bahsi
 • Rızık-Kazanç Bahsi
 • Adâbı Muaşeret Bahsi
 • Adâlet Bahsi
 • Miras Hukuku Bahsi
 • Çeşitli Meseleler
 • Mevzuların Tam Listesi
 
 • ANASAYFA
MURABIT