EMANET ve EHLİYET - İSLÂM İLMİHÂLİ

ET İHTİYACININ KARŞILANMASI (HAYVAN KESİMİ VE AVLANMAK) - KİMLERİN KESTİĞİ HAYVANIN ETİ YENİLMEZ?

ET İHTİYACININ KARŞILANMASI (HAYVAN KESİMİ VE AVLANMAK)

1968- KUR'ÂN-I KERİM'DE: "Ölü, kan, domuz eti, Allah'dan başkası adına boğazlanan, (Henüz canı üstünde iken yetişip) kestikleriniz müstesnâ olmak üzere; boğulmuş, vurulmuş, yukarıdan yuvarlanmış, süsülmüş, canavar yırtmış olup da ölenler, dikili taşlar üzerinde (putlar adına) boğazlanan (hayvan)lar, fal oklarıyla kısmet (ve hüküm) aramanız üzerinize haram edilmiştir"(1) hükmü beyan buyurulmuştur. Hanefi fûkahası: "Şer'i usûle riâyet ederek hayvanı kesmek; helâl olmasının şartıdır. Çünkü Allahû Teâla (cc): "Ancak boğazladıklarınız (kestikleriniz) müstesnâ" buyurmuştur. Esasen hayvanı kesmek; temiz olanları, pis olan kandan ayırdığı için oldukça önemlidir."(2) hükmünde ittifak etmiştir.

1969- Fıkıh kitablarında "Zebâih"; başlı-başına bir bölümdür. Şimdi bu kelime üzerinde duralım. Zebâih; "Zebihâ'nın" çoğuludur. Zebihâ ise; boğazlanmaya (kesilmeye) elverişli hayvandır.(3) Hayvanı kesmek; insanın kendi arzusuyla (ihtiyari) olabileceği gibi, ızdırarı (ister-istemez) de olabilir ve bu şekilde ikiye ayrılır. İhtiyari kesmenin rüknü; öküz ve koyun gibi hayvanları, gerdanı ile çenesi arasından (kudret bulunduğu zaman) deve gibi hayvanı göğsünden kesmektir. Izdırari kesmek ise; herhangi bir yerinden kan akıtmak ve yaralamaktır. Bu genellikle avlanmada meydana gelir.(4)

1970- Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Hayvanı kesmek; göğsü (gerdanı) ile çenesi arasında gerçekleşir, vâki olur"(5) buyurduğu bilinmektedir. Mâlum olduğu üzere; göğüs ile çenenin arası, damarların toplandığı yerdir. Bu sebeble; pis olan kanın en seri şekilde akmasına elverişlidir. Hayvanın damarları; nefes borusu (Hulkûm), Yemek borusu (Mer'i) ve vedâcandır. Vedec; boynunun (şah damarı) iki tarafında bulunan damara verilen isimdir. Tesniyesine (ikilisine) "Vedâcan" denilir. Halk arasında "Can damarları" tabiri yaygındır. Çoğulu ise "Evdâç" gelir. Nitekim, Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Evdaçı, dilediğin yerden kes"(6) Hadisinde, çoğul olarak kullanılmıştır. Dolayısıyla hangi aletle olursa olsun (Tırnak ve diş müstesna); İslâmi usûle riâyet ederek, bu dört damarın (veya üçünün) kesilmesi halinde helâl olur.(7) Ancak bu damarların tamamını kesmek, sünnete daha uygundur. Ayrıca bazılarını kesip, bazılarını geriye bırakmak sûretiyle; hayvana eziyet etmek de, mekruhtur. Fûkaha; "Hayvanı kesmeden önce, bıçağı keskinleştirmek menduptur"(8) hükmünde ittifak etmiştir. Hayvana gereksiz yere acı vermemek hususunda Sahabe-i Kiram'dan rivâyet mevcuttur. Fakat bayıltarak kesmek (bayılma anında murdar olarak ölüp-ölmediği bilinemiyeceği için) câiz değildir.

1971- Allahû Teâla (cc) her şeyde; güzelliği ve iyiliği vâcip kılmıştır. Kesilecek hayvanı yatırıp; daha sonra bıçağı keskinleştirmeye (bilemeye) başlamak ve hayvanı o halde bırakmak mekrûhtur. Nitekim Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Allahû Teâla (cc) her şeye karşı ihsânı (iyiliği) vâcip kılmıştır. Bunun için öldürürseniz (Kısas vs. gibi), o öldürmeyi güzel yapınız. Hayvan kestiğiniz zaman kesmeyi iyi yapınız (acı çektirmeyiniz). Ve sizden birisi bıçağını keskinleştirsin (bilesin) ve kestiği hayvanı rahatlatsın"(9) buyurduğu bilinmektedir. Hayvanın acısı dinmeden; derisini yüzmek mekruhtur.(10) Bilindiği gibi; hayvan kesen kimsenin kıbleye doğru yönelmesi ve Allahû Teâla (cc)'nın ismini anması (Besmele) çekmesi esastır. Eğer kasden besmele çekmezse; kestiği hayvanın eti yenilmez. Şimdi bu konu üzerinde duralım.

1972- Kur'ân-ı Kerîm'de: "Üzerlerine Allah'ın ismi anılmayanlardan yemeyiniz. Çünkü bu muhakkak ki bir fıskdır. Filhakiyka şeytanlar, sizinle mücâdele etmeleri için kendi dostlarına (Tağutlara) mutlaka telkinlerde bulunurlar. Eğer onlara itaat ederseniz, şüphesiz ki siz de Allah'a eş tanıyanlarsınızdır"(11) hükmü beyan buyurulmuştur.

1973- Yine diğer bir Âyet-i Kerîme'de: "Allah size ölüyü (murdar hayvanı), kanı, domuz etini, bir de Allah'dan başkası için kesileni kat'iyyen haram kıldı. Fakat kim bunlardan yemeye muzdar kalırsa (o kimseye) saldırmamak ve haddi (ölmeyecek miktarı) aşmamak şartıyla, onun üzerine bir günah yoktur. Şüphesiz ki Allah çok yarlığayıcı, hakkı ile esirgeyicidir"(12) buyurulmuştur. M. Ali Sabuni şunları kaydediyor: "Uhille li gayrillâhi" (buradaki) ihlâl kelimesi; sesi yükseltme anlamında olduğu gibi, çocuğun dünyaya gelişinden hemen sonra ağlayarak sesini yükseltmesine de denir. Müşrikler, bir hayvanı kestikleri sırada Lat ve Uzza isimli putların adlarını seslerini yükselterek anarlardı. Buna göre ayetin icmâli anlamı şudur: Putlar, tağutlar ve Allah ismi dışındaki diğer adlarla kesilen hayvanların etleri size haram kılınmıştır"(13)

1974- Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Müslüman; hayvanı Allahû Teâla (cc)'nın ismi üzere keser. İster besmele çeksin, ister çekmesin"(14) buyurduğu da bilinmektedir.

1975- Hanefi fûkahası: "Besmeleyi kasden terkeden kimsenin kestiği hayvanın eti haram olur. Eğer unutup terkederse kestiği helâl olur"(15) hükmünde müttefiktir. İmam-ı Şafii (rha) indinde; ister kasden terketsin, ister unutarak besmele çekmesin, helâl olur. Çünkü "Allah'ın adını zikretsin-zikretmesin müslümanın kestiği helâldir" hadisi, ayetin hükmünü tahsis etmiştir. Ayrıca besmele çekmek; kesilen hayvanın etinin helâl olması için şart olsaydı, unutma özürü sebebiyle düşmezdi. O halde müslüman olmak, besmele makamına ikâme edilmiştir.(16) İmam-ı Malik (rha) indinde; Allah'ın adı zikredilmediği müddetçe, kesilen hayvanın eti yenilemez. Besmelenin kasden terkedilmesi ile unutularak terkedilmesi arasında bir fark yoktur. Bu ihtilâf; Usûl-i fıkha dayanır. Sünnetin; bazı ayetlerin hükmünü tahsis etmesi ve bununla ilgili kaidelerdeki farklılaşma, muhtelif hükümleri beraberinde getirmiştir.

1976- Hanefi fûkahası; "Hayvanı keserken besmele çekmek şarttır. Zira Allahû Teâla (cc): "Üzerlerine Allah'ın ismi anılmayanlardan yemeyiniz" buyurmuştur. Buradaki hüküm; tahrim (haram kılma) içindir. Ayrıca Hz. Adiy b. Hatem et-Tai (ra)'den şöyle rivâyet olunmuştur. Resûl-i Ekrem (sav) başkasının av köpeğinin yakaladığı hayvanla ilgili olarak: "- Şüphesiz ki sen, kendi köpeğini bırakırken besmele çektin!.. Fakat başkasının köpeği için besmele çekmedin"(17) buyurmuştur. Buradaki hüküm açıktır. Resûlullah (sav) haramlığı; besmele çekmeyi terketme sebebine bağlamıştır."(18) hükmünde müttefiktir. Unutmak şer'i bir özürdür.


KİMLERİN KESTİĞİ HAYVANIN ETİ YENİLMEZ?

1977- Kur'ân-ı Kerîm'de: "Bugün size bütün iyi ve temiz (nimetler) helâl kılındı. Kendilerine kitap verilenlerin yiyeceği sizin için helâl olduğu gibi sizin yiyeceğiniz de onlar için helâldir"(19) hükmü beyan buyurulmuştur. Tevrat ve İncil'e göre amel eden ehl-i kitab'ın; Allahû Teâla (cc)'nın ismini anarak (yani besmele çekerek) kestiği hayvanın eti helâldir.(20) Fakat Allahû Teâla (cc)'nın ismine; kendi inancından bir akideyi atıf yaparak keserse (Meselâ: Bismillahi ve ruhû'l kudüs, Bismillâhi ve isa vs.) o hayvanın etini yemek haram olur. Bunun dışında; bugünkü ehl-i kitab; Resûl-i Ekrem (sav) ve Sahabe dönemindeki ehl-i kitab'la aynı mıdır? suali çerçevesinde birçok farklı görüş ileri sürülmüştür. Şöyle ki; Resûlullah (sav) dönemindeki ehl-i kitab ihtilâf ettikleri konularda, Tevrat veya İncil'in hükümlerine tâbi oluyorlardı. Nitekim Abdullah b. Ömer (ra)'den şu şekilde rivayet edilmiştir: Resûlullah (sav)'a; zinâ etmiş bir yahudi erkekle, bir yahudi kadın getirmişler. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sav): "- Zinâ eden bir kimseye siz Tevrât'ta ne (ceza) buluyorsunuz?" sualini tevcih etmiştir. Yahudilerden birisi: "- Yüzlerini siyaha boyar, kendilerini hayvan üzerine bindirir ve yüzlerini birbirine ters döndürürüz. Bu şekilde sokaklarda dolaştırırız" cevabını verir. Resûlullah (sav): "- Doğru söylüyorsanız, o halde Tevratı getirin" diye emreder. Yahudiler hemen Tevrat'ı getirip, okumaya başlarlar. Recm ayetine gelince, okuyan genç yahudi elini o ayetin üzerine koyar, evvelini ve sonunu okur. Recm ayetini gizlemiştir. Abdullah b. Selâm; Resûl-i Ekrem (sav) ile birliktedir ve Tevrat'ı çok iyi bilmektedir. Resûlullah'a: "- Buna emir buyur da, elini kaldırsın" diyerek istirhamda bulunur. Yahudi elini kaldırınca recm ayetini gizlediği ortaya çıkar. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sav) her ikisinin de (Tevrat'ın hükmüne göre) recmedilmesini emretmiştir. Abdullah b. Ömer (ra): "- Ben de onları recmedenler arasındaydım. Yemin olsun Yahudinin kadını kendi vücûdu ile koruduğunu gördüm"(21) buyurmuştur. Rivayetten anlaşılacağı üzere o dönemde "Ehl-i kitap" aralarındaki ilişkilerini şeriatlarına göre düzenlemeyi kabul ediyorlardı.

1978- Resûl-i Ekrem (sav) döneminde; Yahudi ve Hristiyanların, hayvan kesimi hususundaki itikadları: "- Keserken mutlaka Allah'ın ismi anılmalıdır. Aksi halde helâl olmaz" noktasındadır. Müslüman olarak Abdülvahid Yahya ismini alan Rene Guenon: "Modern batının hristiyan olduğu söylenir. Ama bu yanlıştır. Modern tavır temelde din düşmanı olduğu için, Hristiyanlığa da düşmandır"(22) hükmünü zikrediyor. Bilindiği gibi; halkının büyük çoğunluğu Hristiyan olan ülkelerde; felsefi hareket büyük güç kazanmıştır. Esasen bugün; İncil'in hükümlerine göre yönetilen, herhangi bir devlet de mevcut değildir. Ancak ehl-i kitap olan (lâikliği reddeden) ferdlerin varlığı mâlumdur.

1979- "Kendilerine kitap verilenlerin yiyeceği sizin için helâl olduğu gibi, sizin yiyeceğiniz de onlar için helâldir" Âyet-i Kerîme'sini; "Allah (cc)'tan başkasının adı anılmadıkça, kitap ehlinin yemeği size helâldir" şeklinde tefsir eden ûlema çoğunluktadır. Çünkü Bakara Sûresi'nde "Haram yiyecekler" zikredilirken: "Bir de Allah'dan başkası için kesileni kat'iyyen haram kıldı" hükmü yer almıştır. Bu iki Âyet-i Kerîme; birbirinin hükümlerini tahsis eder. Dolayısıyla ister müslüman, ister ehl-i kitab olsun; Allah'ın ismini anmak ve O'na kat'iyyen ortak koşmamak zorundadır. Eğer Allah'ın ismi ile beraber; herhangi bir tağut'un ismi anılırsa, yenmesi helâl olmaz. Nitekim Allahû Teâla (cc)'nın varlığını inkâr eden ve hiçbir dine mensup olmayan kimselerin; kestiklerinin, haram olduğu hususunda ittifak vardır.(23)

1980- Veseni (Heykellere ibâdet eden) Mecûsi ve mürted'in kestiği (hayvanın eti) yenilemez, haramdır.(24) Mecûsilerle ilgili olarak sorulan bir suale Resûl-i Ekrem (sav): "Onlarla, ehl-i kitap ile gittiğiniz yoldan gidiniz. (Muameleniz aynı olsun) Ancak bunu; onların kadınları ile evlenmeden ve kestikleri hayvanın etini yemeden yapınız"(25) şeklinde cevap vermiştir. Mâlum olduğu üzere; putlara ibâdet edenlerin kestiği (hayvanın eti) yenilemez.

1981- Bilindiği gibi İhrâmlı kimsenin avlanması haram kılınmıştır. Dolayısıyla ihrama giren kimsenin av hayvanlarından kestiği de yenilemez. Ayrıca Harem'de kesilen hayvanın etinin yenilmesi de câiz değildir.(26) Daha önce Hacc bahsinde "İhrama giren kimsenin cinâyetleri" başlığı altında, bu konuyu izâh etmiştik!..(27) Sonuç olarak; hayvan kesen kimsenin tevhide bağlı olması (müslüman) veya tevhid iddiasında bulunması (ehl-i kitap) şarttır. Bunun dışında; keserken Allahû Teâla (cc)'dan gayrının adını anmaması gerekir. Allahû Teâla (cc) ile birlikte herhangi birisinin (Atıf yapılarak) anılması da; kesilen hayvanın etini haram kılar.

1982- Hayvanı kesecek kimsenin; bülûğa ermiş olması şart değildir. Yaptığı işin mâhiyetini bilen ve usûle uygun hareket edebilen; bir çocuğun, kestiği hayvanın eti helâldir. Bu hususta; cinsiyetin de, herhangi bir önemi yoktur. Dolayısıyla hayvan kesimini kadın da yapabilir(28)

1983- Hayvanı kesecek kimsenin; bütün azalarının sâlim olması da gerekmez. Nitekim İbn-i Münzir: "Dilsiz (Ahras) kimsenin kestiği hayvanın eti yenilebilir"(29) hükmünde, icmânın varlığını kaydeder. Ehl-i Kitab olan kadın ve çocuk da; Allah (cc) adını anmak sûretiyle kesebilir.(30) Sonuç olarak; ihrama girmiş kimsenin dışında herkes (Erkek, kadın, çocuk vs.) Allahû Teâla (cc)'nın adını anmak ve usûle riâyet etmek sûretiyle hayvanı kesebilir. Bütün mesele Allahû Teâla (cc)'ya iman eden veya tevhide inandığını iddia eden (Kitap ehli) bir kimsenin; "Allah (cc) adını anarak ve hiçbirşeyi O'na ortak koşmayarak" kesim işini yapmasıdır. Mürted, veseni ve mecûsi kadın da; tıpkı erkek gibidir, kestikleri yenilemez. Çünkü bunların herhangi bir kitabı yoktur.

BESMELE NASIL VE NE ZAMAN SÖYLENMELİDİR?

1984- Besmele'den maksad; Allahû Teâla (cc)'nın herhangi bir ismini zikretmektir. Esasen meşru olan her işe başlarken "Besmele" çekilmelidir. Aksi takdirde; yapılan amelde bereketsizlik ortaya çıkar.(31) Kur'ân-ı Kerîm'de: "Artık üzerine Allah'ın ismi anılan (besmele çekilen hayvan)lardan yeyiniz. Eğer O'nun ayetlerine iman edenler (den) iseniz"(32) hükmü beyan buyurulmuştur. Kesilecek hayvanı kesecek olan kimsenin kıbleye doğru yönelmesi sünnettir. Daha sonra sesli olarak; "Bismillâh-Allahû Ekber-Allahû A'zam-Allahû'r-Rahman, Allâhu'r-Rahim ve bunlar gibi" Allah'ın isimleri anılır. Tehlil (Lâ ilâhe illâllah), Tesbih (Sübhânâllah) veya Tahmid (El-Hamdû Li'llâh) demek de mümkündür.(33) Fakat dua hükmünde olan ibâreler (allahümmağfirli -Allah'ım bana mağfiret et gibi) besmele hükmünde değildir. Allahû Teâla (cc)'nın ismini Arapça söylemek şart değildir. Ancak müslümanların; başta besmele olmak üzere, namazlarını edâ edebilecek kadar sûreyi (Hangi kavimden olursa olsun) ezberlemeleri farzdır. Fakat yeni müslüman olmuş bir kimse; kendi kavminin diliyle Allah (cc)'ın adını anarak hayvanı kesse yenilir. Çünkü farklı dillerle de olsa; Allahû Teâla (cc)'nın adını anmak kâfidir.

  ANASAYFA
b a
MEVZULAR
 • Takdim ve Önsöz
 • Genel Bilgiler
 • Tevhid ve Sıfat İlmi
 • Temizlik Bahsi
 • Namaz Bahsi
 • Cihad Bahsi
 • Oruç Bahsi
 • Zekât Bahsi
 • Hac ve Kurban Bahsi
 • Nikah Bahsi
 • Had ve Hudud Bahsi
 • Rızık-Kazanç Bahsi
 • Adâbı Muaşeret Bahsi
 • Adâlet Bahsi
 • Miras Hukuku Bahsi
 • Çeşitli Meseleler
 • Mevzuların Tam Listesi
 
 • ANASAYFA
MURABIT