EMANET ve EHLİYET - İSLÂM İLMİHÂLİ

ETİ YENEN VE YENMEYEN HAYVANLARIN TASNİFİ - DENİZ ve KARA HAYVANLARI - AV İLE MEŞGUL OLMAK

ETİ YENEN VE YENMEYEN HAYVANLARIN TASNİFİ

1985- Hanefi fûkahası: "Yaratılışları itibâriyle insanlardan kaçan ve korunan hayvanlara "Av Hayvanları" denir. Av hayvanları da iki çeşittir. Birincisi: Karada yaşayan av hayvanları. İkincisi: Denizde yaşayan av hayvanları. Hayvanların doğumları (Karada veya denizde) dikkate alınır, yaşayışları arızidir"(34) hükmünde müttefiktir, insanlardan kaçmayan ve korunma ihtiyacı hissetmeyen hayvanlara "Ehlileştirilmiş hayvan" denilir.

1986- Kur'ân-ı Kerîm'de: "Ey iman edenler!. Size rızık olarak verdiğimiz şeylerin (maddeten ve manen) en temiz olanlarından yeyiniz, Allah'a şükrediniz. Eğer (gerçekten) O'na kulluk ediyorsanız"(35) hükmü beyan buyurulmuştur. Temiz olan rızıkları yemek mübâh; şükretmek ise, vâciptir. Bilindiği gibi "Haram" kat'i nasslarla sâbit olan bir hükümdür. Yeryüzündeki hayvanların tamamını tek tek saymak ve tasnife tâbi tutmak güçtür. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Azı dişi olan her yırtıcı hayvanın yenilmesi haramdır" Hadis-i Şerif'ini esas alan Hanefi fûkahası: "Azı dişi bulunan; yırtıcı ve et yiyici, her hayvanın eti haramdır. Ayrıca pençesi ile avlanan kuşun eti yenilemez"(36) hükmünde ittifak etmiştir. Dikkat edilirse; tasnif edilirken, hayvanın veya kuşun özelliği zikredilmiştir. Yırtıcı ve et yeyici olan vahşi hayvanların tamamı (Sırtlan ve Tilki de dâhil) haram kılınmıştır. İbn-i Münzir: "İlim sahiplerinin hepsi; yırtıcı hayvanların tamamının etinin yenmesinin, haram olduğunda birleşmişlerdir"(37) hükmünü zikrederek, bu konuda icmâ bulunduğunu kaydeder.

DENİZ HAYVANLARININ TASNİFİ

1987- Kur'ân-ı Kerîm'de: "Deniz avı yapmak ve onu yemek, kendinize de müsâfire de fâideli olmak üzere, sizin için helâl kılındı. İhramda bulunduğunuz müddetçe ise, kara avı haram edildi. Huzuruna varıp toplanacağınız Allah'dan korkunuz"(38) hükmü beyan buyurulmuştur. İmam-ı Malik (rha) ve ilim ehlinden bir cemaat; denizde yaşayan hayvanların hepsinin mutlak olarak yenilmesinin helâl olduğu kanaatindedirler. Bazıları ise; su domuzu ve su köpeğini istisna ederek, diğerlerinin helâl olduğunu zikretmişlerdir. İmam-ı Şafii (rha): "Deniz avının tamamı mutlak olarak helâldir. Yeme ve satma hususunda tahsis sözkonusu değildir. Çünkü Allahû Teâla (cc): "Sizin için denizin avı helâl kılındı" buyurmuştur. Herhangi birisini ayırmamıştır. Ayrıca Resûl-i Ekrem (sav)'in denizle ilgili olarak: "Onun suyu temizleyicidir ve ölü hayvanı da helâldir" buyurmuştur. Esasen deniz hayvanlarında kan mevcut değildir. Haram kılınmış olan ise ancak kandır. Dolayısıyla hepsi tıpkı balık gibidir"(39) hükmünü zikreder. Sonuç olarak Amelde Şafii mezhebini taklid eden mü'minler için; denizde yaşayan hayvanların tamamı helâldir.

1988- Hanefi fûkahası: Kur'ân-ı Kerîm'deki; "Allah kendilerine iyiliği emrediyor, onları kötülükten nehyediyor, onlara temiz şeyleri helâl, murdar (pis) şeyleri de haram kılıyor"(40) Âyet-i Kerîme'sini esas alarak; balık dışındaki deniz hayvanlarının yenilemeyeceğini beyan etmiştir. Ayrıca Resûlullah (sav) kurbağadan yapılan bir ilâcın kullanılmasını yasaklamıştır. Yengeç'in satılmasına da müsaade etmediği bilinmektedir. Denizle ilgili olarak: "Onun suyu temizleyicidir ve ölü hayvanı da helâldir" hadisindeki ölü hayvandan kasıd, balıktır. Nitekim Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Size iki ölü ve iki kan helâl kılındı. İki ölü; balık ve çekirge ölüsüdür. İki kana gelince: Bunlar ciğer ve dalaktır"(41) buyurduğu bilinmektedir. Ölü hayvandan istisna edilen; sâdece bu ikisidir. O halde denizden çıkarılan diğer ölü hayvanların yenmesi câiz olmaz. Esasen balığın su üzerinde ölü olarak bulunanları da yenilemez. Çünkü Hz. Cabir (ra)'den rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav): "Denizin dışarı attığı veya çekilip karada bıraktığı balığı yeyiniz. Ancak suyun içinde ölüp, üzerine çıkanı yemeyiniz"(42) buyurmuştur. "Denizin ölü hayvanının helâl olmasıyla" ilgili haber de; denizin dışarı attığı veya suyunu çekerek karada bıraktığı balıktır. Suyun içinde ölüp, su yüzüne çıkan balık; hastalık veya bir âfet sonucu ölmüştür. Bu sebeble Hz. Cabir (ra)'in rivayet ettiği haberle bu tahsis olunur."(43) Sonuç olarak; balık dışındaki deniz hayvanlarının helâl olmadığını esas almıştır. Deniz avından maksad; sâdece balığın her çeşididir.


KARA HAYVANLARININ TASNİFİ

1989- Karada yaşayan hayvanlar üçe ayrılır:
Birincisi: Hiç kanı olmayanlar: Çekirge, arı, örümcek vs..
İkincisi: Kanı olup, akıcı durumda olmayanlardır. Yılan, keler ve benzeri haşerat.
Üçüncüsü: Akıcı kanı olanlardır: Koyun, Keçi, deve, sığır, tavuk, kaz, ördek, hindi ve benzeri hayvanlar.

Birinci grupta yer alan; hiç kanı olmayan hayvanlardan sâdece çekirge helâldir. Bu hayvan; kendi eceliyle bile ölse yenir. Zira Hz. Ali (ra)'ye "eceliyle ölen çekirgenin durumu sorulmuş", bunun üzerine: "Onun hepsini yiyebilirsin" buyurmuştur.(44) Üçüncü gruptaki hayvanlara gelince: Yırtıcı olan ve pençesiyle avlananların haram olduğunu daha önce izah etmiştik!.. Ehli olan; koyun, keçi, deve, sığır, tavuk, kaz, ördek, hindi, tavşan ve benzeri hayvanların yenileceği hususunda icmâ vardır. Yabani olanlara gelince: Geyik, ceylân, tavşan, dağ keçisi ve benzeri hayvanlar; şartlarına riâyet edilerek avlandıkları takdirde yenilebilir, helâldir. Yırtıcı olan ve etle beslenen: Arslan, kaplan, pars, köpek, kedi ve benzeri hayvanlarla, kartal gibi pençesiyle avlanan kuşların eti yenilemez, haramdır.

1990- Etinin yenmesi haram olan bir hayvanın; domuz hâriç, derisinden faydalanmak câizdir. Nitekim Tilki, Pars, Sırtlan ve diğer hayvanların, sırf derileri için avlanılmaktadır.

AV İLE MEŞGUL OLMAK

1991- Kur'ân-ı Kerîm'de: "Kendilerine hangi şeyin helâl edildiğini sana sorarlar. De ki: "Bütün iyi ve temiz nimetler size helâl edilmiştir". Allah'ın size öğrettiğinden öğretib (terbiye ederek) yetiştirdiğiniz avcı hayvanların size tutuverdiklerinden de yeyin ve üzerine besmele çekin. Allah'dan korkun. Çünkü Allah hesabı pek çabuk görendir"(46) hükmü beyan buyurulmuştur.

1992- Resûl-i Ekrem (sav)'in Sa'lebe (ra)'ye hitâben: "Allahû Teâla (cc)'nın ismini anarak (Besmele çekerek) ta'lim görmüş, eğitilmiş köpeğinle avladığın avı, (diri iken) yetişip, besmele ile boğazlarsan, onu da yiyebilirsin"(47) buyurduğu bilinmektedir. Yırtıcı hayvanlardan diş ve kuşlardan tırnak sahibi olanlarla (Eğitilmiş olmak kaydıyla) avlanmak helâldir. Çünkü diş ve tırnak sâhibi bir hayvan; avı mutlaka yaralar, kan akıtır. Bu zâhir rivâyettir. Hatta av köpeği, avı boğarak öldürürse onun eti yenilemez.(48)

1993- Avcı'nın besmeleyi kat'iyyen terketmemesi gerekir. Çünkü bu; avın helâl olabilmesi için, kat'i nassla beyan buyurulan bir şarttır. Besmele terkedilirse; avlanan hayvanın eti helâl olmaz. Nitekim Resûl-i Ekrem (sav) Hz. Adiy b. Hatem (ra)'e, suali üzerine şu şekilde cevap vermiştir: "(Ta'limli, eğitilmiş) Köpeğin senin için tuttuğu ve muhafaza ettiği avı ye!.. Çünkü köpeğin yakalayıp-tutması şer'i bir kesimdir. Eğer köpeğin, avı yaralayıp öldürmüş ise ve kendi köpeğinin yanında, başka (senin olmayan) bir köpek bulursan, bu noktada yabancı köpeğin, kendi köpeğin ile birlikte avı yakalayıp öldürmüş olmasından şüpheye düşersen, o avı yeme!.. Zira senin; salıverirken çektiğin besmele kendi köpeğinle âlâkalıdır, başka köpek için değildir"(49)

1994- Silâh atmak sûretiyle avlanmanın helâl olması için besmele çekmek ve besmeleyi kasden terk etmemek şart kılınmıştır.(50) Ayrıca helâl olabilmesi için yaralamak da şarttır. Resûl-i Ekrem (sav) Sahabe'ye hitâben: "Sen okunu attığın zaman, onun üzerine Allah'ın adını an (Besmele çek). Eğer avı ölmüş bulursan o avı ye!.. Eğer onu su içine düşmüş bulur da; onun su içinde (boğularak) öldüğü veya senin okun öldürdüğü hususunda kat'i bilgi sâhibi olamazsan yeme"(51) buyurmuştur. Eğer avcı; herhangi bir hayvanı vurursa, tâkip etmek durumundadır. Oturup-beklemesi câiz değildir. Oturur bekler, daha sonra ölü olarak bulursa, üzerinde hiçbir emâre yoksa yemesi helâl olmaz. Çünkü başka bir sebeble ölmüş olma ihtimâli de vardır. Nitekim Resûlullah (sav) bu gibi durumlarla ilgili olarak: "- Belki o avı, yeryüzünün hevâmı (yılan gibi zehirli hayvan, haşerat) öldürmüştür" diyerek, şüphe hâlinde yenilmemesini tavsiye etmiştir. Fûkaha; et alabilecek kudrette olan kimsenin, avlanmasını münâsib bulmamıştır. Çünkü "zevk için öldürme" tehlikesi sözkonusudur. Çok fakir olup; et alamayacak durumda olan müslümanların, sırf ihtiyaçlarını karşılamak için avlanmalarında bir mahzur yoktur. Tabii şartlarına riâyet ederek avlanmaları zarûridir.

  ANASAYFA
b a
MEVZULAR
 • Takdim ve Önsöz
 • Genel Bilgiler
 • Tevhid ve Sıfat İlmi
 • Temizlik Bahsi
 • Namaz Bahsi
 • Cihad Bahsi
 • Oruç Bahsi
 • Zekât Bahsi
 • Hac ve Kurban Bahsi
 • Nikah Bahsi
 • Had ve Hudud Bahsi
 • Rızık-Kazanç Bahsi
 • Adâbı Muaşeret Bahsi
 • Adâlet Bahsi
 • Miras Hukuku Bahsi
 • Çeşitli Meseleler
 • Mevzuların Tam Listesi
 
 • ANASAYFA
MURABIT