Yahudi Mezhepleri
Yahudi mezheplerini, üç ayrı grup halinde incelemek mümkündür: Bunlardan ilki, M.Ö. II. yüzyılda Makkabiler devrinde var olan Hristiyanlık öncesi Yahudi mezhepleri; ikincisi İslam sonrası Yahudi mezhepleri; üçüncüsü de günümüzdeki Yahudi mezhepleri.
a. Hristiyanlık Öncesi Yahudi Mezhebleri: 1. Ferisiler (Peruşim): Dindar Hasidi' lerin devamıdırlar. "Ferisi" kelimesi, "ayrılan, uzaklaşan" anlamına gelir. Ancak onlar, bu adı sevmezler. Kendilerine "bilginler" veya "din kardeşleri" denilmesini isterler. Tevrat'ın yorumu olan "sözlü geleneğe" önem verirler. Onlara göre Sina'da hem yazılı, hem de "sözlü kanun" (Tora) verilmiştir. Talmud'u ortaya. çıkaran, bunlar olmuştur. Tevrat'ın ezelden beri var olduğunu, Cennet, Cehennem ve meleklerin varlığını kabul ederler.
2. Sadukiler (Sadukim): Bazı yazarlara göre Kral David ve Süleyman devirlerinde işbaşında kalan Sadok'un soyundan gelen "kohen" (kahin)'lere bu ad verilmiştir. M.Ö. II. yüzyıl da ortaya çıkan siyasi ve dini görünüşlü bir Yahudi fırkası olan Sadukiler, yalnız Tevrat'a dayanır, sözlü geleneğin varlığını kabul etmez, Tevrat'ın zahiri manası ile yetinirler. Farisilerin aksine, öldükten sonra dirilmeyi, ahiret hayatını, Cennet ve Cehennemi, melek ve şeytanı kabul etmezler. Sadukiler, bir rahip aristokrasisi kurmuşlar ve Romalı idarecilerle işbirliğine girişmişlerdi.
3. Esseniler (İsiyim): Esseni, "mütevazı, dindar, sessiz, sakin" anlamına gelir. Bunlar, Ölü Deniz'in batısın da oturur, zühd hayatına önem verirler. Manastırlarda toplu halde yaşarlar; bekar yaşamayı tercih ederler, ticaret yapmaz, mal mülk istemez, hayvan eti yemezler; beyaz elbise giyer, abdestvari temizliğe önem verirler. Muhtemelen M.Ö. II. yüzyılda ortaya çıkmış, 66-70'deki Yahudi savaşın da ortadan kalkmışlardır.
b. İslam Sonrası Yahudi Mezhebleri:
1. İsevi'ye: Adını, kurucusu olan Ebü İsa İshak b. Ya'kub el İsfehani' den almıştır. Ebü İsa Halife Mansur devrinde yaşamış, (son Emevi Halifesi) Mervan (b. Muhammed el-Hammer) zamanında fikrini yay maya başlamıştır. Yahudilerden büyük bir çoğunluk ona uymuştur. 0, kendisinin "beklenen Mesih" olduğunu; yahudileri kurtarmak için Allah' ın, kendisini görevlendirdiğini ileri sürmüştü. Yahudilerin günde üç defa olan ibadetini yedi'ye çıkarmış, bu ibadetleri yerine getirmelerini taraftarlarına emretmiş; Kudüs'ten ayrı kalındığı sürece et yenip şarap içilmesini yasaklamıştır. Tevrat' da emredilen dini hükümlerin bir kısmında, diğer Yahudilerden ayrılmıştır.
2. Yudganiyye ve Sazkaniyye: İseviyye' nin kurucusunun ölümünden sonra yerine, Yudgan geçti. 0, İseviyye' nin bir kısım inançlarını muhafaza, cennet-cehennem ile ilgili dini inançları te'vil etmiş, insanın mutlak hürriyetini savunmuş, bir İsrail Peygamberi gibi görünmüştür. Yudgan, taraftarlarına Züht'ü, çokça namaz kılmayı emretmiş; et ve içkiyi yasaklamıştır. Tevrat'ın te'vili üzerinde durmuş, kadere meyletmiş; fiil'in, kula ait olduğunu savunmuştur. Bu mezheb mensupları, Hz. İsa ve Hz. Muhammed'i peygamber kabul etmeleriyle tanınırlar.
3. Karailer (Karaim): Kurucusu, XIII. yüzyılda Irak'ta yaşamış olan Anan ben David'dir. Önceleri hareket, bu kişiye nisbetle Ananiye, daha sonra Tanah'ı çok okumalarından dolayı da Karaim adını almıştır. Karailer, Talmud'u kabul etmez, sade Tevrat'la amel ederler. Karailer, temel esaslarda diğer Yahudi mezheblerine benzemekte; inançlarının temelini Allah'a ve Musa'ya inanmak teşkil etmektedir.
Karailerin inanç esasları, On Emir sayısınca olup, şunlardan ibarettir:
Bütün varlıkları yaratan, Allah'dır. 0, alem yaratılmadan önce vardı; yardımcısı yoktur. Bu alem, sonradan yaratılma (hadis)dır. Allah, Musa'ya ve Tanah' da adı geçen bütün peygamberlere hitap etmiştir. Musa'nın koyduğu kanunlar haktır. Tevrat'ın dilini bilmek, dini vecibedir. Kudüs'te ki Mabed, "dünya idarecisi"nin makamıdır Mesih'in gelmesine ve ileri de yeniden dirilmeye intizar (bekleme) haktır. Hesap günü vardır. Bu hesaptan sonra mükafat ve ceza haktır.
Karailer de ibadet, günde, sabah ve akşam olmak üzere, iki defa farzdır. Nisan'ın on üçünde başlayan, yetmiş günlük oruçları vardır. Siyon'un, büyük önemi vardır. Bundan maksad, İsrail'in kurtulması, Mabed'in yeniden yapılmasıdır. Evlenme ve diğer bazı hususlarda Tevrat'a uymaktadırlar (Bkz.Şaban Kuzgun, Hazar ve Karay Türkleri, Ank. 1985, 154-215).
c. Bugünkü Yahudi Mezhebleri:
Günümüz Yahudilerini dini ve siyasi bakımdan üç grup altında toplamak mümkündür:
1. Muhafazakar Yahudilik: XIX. yüzyılın ortalarında, Alman Yahudileri arasında ortaya çıkmıştır. Temsilcileri, İzak (Isaac) Bermays (1791-1849) ile Zakarya (Zacharia) Franklen (1801-1 871)'dir. Daha sonra, Amerika'da da taraftar bulmuştur. Bunlar atalarının geleneklerine bağlı kalmayı arzu eder, laikliğe karşı çıkarlar.
2. Ortodoks Yahudilik: Mabed'in yıkılışından zamanımıza kadar süre gelen, resmi Yahudi inanç ve gelenek lerini temsil eden Yahudiliktir. Dünya Yahudilerinin çoğunluğunu bunlar teşkil eder. Bugün İsrail'de hakim olan unsur bunlardır. Hz. Musa kanunlarına sıkı sıkıya bağlıdırlar. Sebt günü (Cumartesi) hiçbir iş yapmazlar.
3. Reformist Yahudilik: Avrupa Yahudileri arasında tanınmış filozof Moses Mendelssohn (1729-1786) ile başlayan bir harekettir. Mendelsshon, beş kitaptan meydana gelen Tora'yı ve Mezmurlar'ı, Almanca'ya çevirdi (İbrani harfleriyle). Böylece Yahudi dini ile çağdaş anlayışı birleştirmek istedi. Yahudiler, hem ananevi uygulamayı sürdürebilecek, hem de çağa ayak uydurmuş olacaklardı. Ancak, Almanya'da başlayan bu hareketin ikinci kuşağı, dini uygulamayı genel kültür için bir engel olarak gördü. Onlardan bir kısmı Hristiyanlaştı, bir kısmı da gelenekleri değiştirdi. Reformist Yahudilik böyle doğdu. Yahudilikte ilk din ve dünya işlerini birbirin den ayırmak isteyen, bu hareket mensupları olmuştur. Dinde yenileşme taraftarıdırlar. İbadetin bazı şekillerin de değişiklik yapıp, kadın-erkek ayırımını ve Cumartesi yasaklarının bazılarını kaldırmak istemişlerdir. Reformist Yahudiler sinagog ayinlerini azaltmış, müziğe yer vermiş, kadın- erkek beraber oturmuş; perhiz kaidelerini kaldırmış, sözlü (şifahi) geleneği (Talmud) inkar etmişlerdir. Bu arada beşeri ilerlemeyi kabul, Mesihçiliği reddetmişlerdir.
Yahudilikte İnanç Yahudilikte iman (inanç) esasları açık olarak Tanah'ta bulunmaz. Yahudilerin inancı, daha çok günlük hayat ve ibadetlerde kendini gösterir. Onlar için önemli olan, Tevrat'ta bildirilen şeriatın yaşamasıdır. En önemli iman esası, Allah'ın varlığına ve birliğine imandır.
Yahudilikte "tek tanrı" inancı vardır. Allah, birdir; yaratılmamıştır, önü-sonu yoktur, yücedir, her şeyi bilir, bütün varlıkların Rabbi'dir. Alemin yaratıcısı ve sahibi de O'dur. Tanrı'nın en sevgili milleti Yahudi milletidir. Tanrı, onları seçmiş ve onlarla Sina'da ahitleşmiştir. Bu ahidleşme, Hz. Musa'nın şahsında İsrail oğullarıyla olmuştur.
Varlığına, birliğine inanılan Allah, görülmez, resim ve heykeli yapılamaz. Bununla beraber O'na yorulmak, güreşmek, dinlemek gibi insani nitelikler atfedilir. O'nun en sevgili milleti Yahudi milleti olduğundan, 0, onların milli tanrısıdır.
Tanrı'nın birliği, Tevrat'ta şöyle ifade edilir: "Dinle ey İsrail! Tanrınız Rab, bir tanrıdır" (Tesniye, IV 14).
Bütün İnsanlığı aydınlatmak, uyarmak, mutlu kılmak için Tanrı, İsrail oğullarını seçmiştir. Bütün Yahudi peygamberleri de bu sebeple ortaya çıkmış ve seçilmişlerdir. Tanrı, insanları aydınlatmak için "nebi"leri görevlendirmiştir. Yahudi Mukaddes kitabı Tanah'ın bir bölümü, Neviim (Nebiler) adını taşır. Nebi, ibrani dilinde "kendisine görev verilen, çağırılan kimse" demektir: Yahudilikte en Önemli yer, Hz. Musa'ya aittir. Çünkü Tevrat (Tora), ona verilmiştir. Bununla beraber Hz. Musa'dan öncekilerin dışında, ondan sonraki peygamberler iki grup altında (önceki ve sonraki peygamberler) ele alınıp, Malaki ile sona erdirilir. İlya-Mesih, beklenir.
Tanrı sürekli olarak alemi idare eder. Onu bıraktığı gün, alemin sonu. gelmiş demektir. Tanrı'nın kudreti sonsuzdur. O'nun gücünün yetmeyeceği iş yoktur. 0, bütün varlıklara hakimdir. Alemde O'nun iradesinin dışında bir varlık, bir oluş yoktur.
Tanrı, bir gün bir görevli göndererek bütün haksızlıkların, zulümlerin ortadan kalktığı evrensel bir devlet kuracaktır. Bu Tanrı'nın krallığı kalıcı olacaktır. Bu krallık gökte değil, yeryüzünde olacak; Tanrı'nın idaresinde ve insanların emeğiyle kurulacaktır. Bu inanç, Yahudilerin ümit kaynağıdır. Tanrı'nın devleti, Mesih ile kurulacaktır.
Yahudilikte ahiret inancı, tarihi bir gelişme takip eder. Yahudi Mukaddes Kitabında, Daniel kitabına kadar ahiret inancı hakkında açık ifadelere pek rastlanmaz. İşaya'da, "senin ölülerin dirilecekler, benimkilerin cesetleri kal kacaktır. Ey sizler, toprak içinde ya tanlar, uyanın ve terennüm edin.., ve her yer ölülerini dışarı atacak" (XXVI/19) şeklinde yeniden dirilme inancına delil sayılabilecek ifadeler vardır. Daniel kitabında ise, ebedi (sonsuz) hayat ile ilgili şu ifadeler yer almaktadır: "Ve yerin toprağında nefrete uyanacaklar. Ve anlayışlı olanlar gök kubbesinin parıltısı gibi, birçoğunu salaha döndürenlerde yıldızlar gibi ebediyen ve daima parlayacaklar"
(XII/2-3).
Eski Mısır dininde olduğu gibi, eski Yahudi dininde "yeniden dirilme" inancına delil sayılabilecek metinlerin günümüze ulaşmamış olmasından dolayı eski Yahudilikte ahiret inancının bulunmadığı, Yahudilerin, sonradan bu inancı (yeniden dirilme, yargı, cennet-cehennem) İran'dan aldıkları ileri sürülmektedir. Eski Yahudilikte iyi olsun, kötü olsun bütün insanların öldükten sonra "şeol" adı Verilen bir yere gidecekleri, orada kederli bir şekilde varlıklarını sürdürecekleri, ruhların mezarda kalacağı inancı vardı. Bunun, genel bir kader olduğu, ölümden sonra bir muhakeme (yargı lama)'nin bulunmadığı kabul edilmekte idi. Ölümden sonra hayat, kısmen mezarda, kısmen de Yahve (Tanrı) veya insanlarla münasebette olmaksızın, ölülerin bir gölge gibi varlıklarını sürdüreceklerini inanılan ölüler aleminde, yani "Şeol" de geçecektir.
Yukarıdaki metinlerden de anlaşılacağı gibi, daha sonra Yahudilikte ahiret inancı konusunda bir gelişme olmuş, yeniden dirilme, sonsuz hayat, yargılanma inançları ortaya çıkmıştır. Böylece iyi insanlar yargılanıp temize çıktıklarında Aden (Eden) denilen cennete gideceklerdir. (Aden, Babil dilinde "bahçe" anlamına gelen "Edinu" veya "Adenu" kelimesinden gelmektedir). Kötüler ise, cehenneme gidip cezalarını çekeceklerdir. "Cehennem" kelimesi, İbranice "Gebne Hinnom" (Hinnom Oğullarının Vadisi) kelimesinden çıkıp, önce "gehenna", sonra da, şimdiki şeklini almıştır. Yahudilikte cennet cehennem, yargı günü ile ilgili emirler Talmud'da açıklanır. Talmud'un bildirdiğine göre, kötü insanların çok azı hariç, diğer suçlular on iki aylık bir ceza sonunda Cennete gidecek lerdir.
XII. Yüzyıla kadar belli bir inanç sistemine sahip olmayan Yahudiler, Tevrat'ı tefsir eden din bilginleri sayesinde, İslam ve Hristiyanlıktaki gibi iman (inanç) esaslarını belirlemişlerdir. Bu bilginlerden Rabbi Moşe ben Maymon (Maymonides, M.S. 1135-1204), Yahudiler için şu on üç esası bir araya getirmiş ve bu esasları ihtiva eden inanç (iman) sistemi günümüze kadar benimsenmiştir:
Tam bir iman ile inanırım ki:
1. Allah, var olan her şeyi yarattı ve onlara O hükmeder.
2. Allah birdir ve ondan başka tanrı yoktur.
3. Allah'ın bedeni yoktur ve hiç bir şekilde tasvir edilmez.
4. Allah'ın başlangıcı (evveli) yoktur ve nihayeti (ahiri) olmayacaktır.
5. Yalnız Allah'a dua etmeliyiz.
6. Peygamberlerin bütün sözleri doğrudur.
7. Hz. Musa, bütün peygamberlerin en büyüğüdür.
8. Elimizde olan Tora, Allah tarafından Hz. Musa'ya verildiğinin aynıdır ve değiştirilmemiştir.
9. Dinimiz, ilahi bir dindir ve değiştirilemez.
10. Allah, insanların bütün hareket ve düşüncelerini bilir.
11. Allah, emirlerini yerine getirenleri mükafatlandırır ve emirlerini yerine getirmeyenleri cezalandırır.
12. Allah, Mesih'i (Maşiah) gönderecektir ve geciktiği halde yine beklerim.
13. Ruhun ölümsüzdür ve Allah, dilediği zaman ölüleri hayata kavuşturacaktır.
Bu esasların on ikincisi olan Mesih inancı, Yahudiler için çok önemlidir. Mesih, er veya geç gelip Yahudileri kurtaracak ve dünyada barışı sağlayacaktır. Böylece Tanrı'nın krallığı kurulacak ve Yahudilerin dünya hakimiyeti ülküsü gerçekleşmiş olacaktır. Mesih, İbranice "Yağlanmış" anlamına gelen "Maşiah" kelimesinden gelir (Çünkü İsrail krallarından Saul ve Davud, yağlanarak işe başlamışlardır). Yahudiler, Allah tarafından, kendilerini kurtarmak üzere, Davud soyundan gönderilecek kimseyi ifade etmek için bu terimi kullanırlar. Bu, Yahudilerin gelecekle ilgili ümitlerinin kaynağıdır. "Mesih inancı" nın dayanağı, Yahudi Mukaddes kitabındaki bazı ifadelerdir. Bu ifadelerin ağırlığı, Daniel ve Işaya kitaplarındadır. Yahudilere göre "yahve", Mesih'i gönderip Yahudileri kurtaracak ve düşmanlarını da cezalandıracaktır. Babil Sürgünü'nden sonra başlayan bu Ümit, zamanla sayısız Mesih'in ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bu Mesih'ler gelip geçmiş, Yahudilerin kutsal topraklara yeniden dönme arzusunu canlandırma dışında geride pek bir şey bırakmamışlardır.
Ancak XVII. yüzyılda İzmir Yahudileri arasımdan çıkan Şıbtay Tsvi (Sabataysevi) hareketi, bunların en dikkat çekicisi ve kalıcısıdır. Mensupları, bugüne kadar varlıklarını sürdürmüşlerdir. Bu hareket Osmanlı devleti'nin sınırları içinde cereyan etmiş, fakat bütün dünya Yahudilerinin ilgisini çekmiştir. Padişah IV. Mehmed, hareketin kurucusundan, Mesihliğinin isbatı olarak mucize göstermesini isteyince O, kurtuluşu, Müslüman olmakta bulmuş, daha sonra bu görünüş altında eski inançlarını devam ettirmiştir. Ölümünden sonra mensupları da aynı yolu izlemişlerdir. Onlar, görünüşte Müslüman Türk, İçten, Yahudilere ve Sabatay Sevi'ye bağlıdır. Türklere, Türk ve Müslüman olduklarını; Yahudilere de, Yahudi olduklarını söylerler. Biri Müslüman Türk, öteki Yahudi olmak üzere iki isim taşırlar. Bu nedenle onlara "Dönme" denilmiş ve bugüne kadar, bu ad ile biline gelmişlerdir (Bkz. Abdurrahman Küçük, Dönmeler ve Dönmelik Tarihi, İst. 1979).