EMANET ve EHLİYET - İSLÂM İLMİHÂLİ


GÜNEŞ TUTULDUĞU ZAMAN KILINAN NAMAZ
(KÜSUF NAMAZI)

670- Güneş tutulduğu zaman; "Ulû'lemr", "Cum'a İmamı" veya "Ulû'lemr'in bu namazı kıldırmakla görevlendirdiği kimse; müslümanlara iki rek'at namaz kıldırır.(572) Beş vakit namaz kıldırmakla görevli mescid imamları; "Ulû'lemr'in" veya "Cum'a İmamı'nın" sarih bir izni olmadığı süre içerisinde küsuf namazını kıldıramazlar. Bu gibi durumlarda müslümanlar, küsûf namazını ayrı ayrı edâ ederler.(573) Küsûf namazında; Ezân, ikamet ve hutbe yoktur. Zahirü'r rivayet budur.

671- Küsûf namazının cemaatle edâ edileceği hususunda ûlemanın icmaı vardır. Küsûf Namazı sünnettir ve iki rek'attır. Her iki rek'atinde de; diğer namazlarda olduğu gibi, bir rükû, iki secde vardır. Küsûf Namaz'ını kılan kimse; dilediği sûreyi okuyabilir Muhiyt'de de böyledir.(574) İmam-ı Şafii (rha)'in kavline göre; Küsûf Namazı'nın her iki rek'atınde de iki rükû vardır.(575)

672- Küsûf Namazı'nda kıraatın gizli mi, yoksa aşikâr mı olacağı hususunda ihtilaf vardır. İmam-ı Merginani; "Gizli ve aşikâr kıraat meselesine gelince: Hz. Aişe (r.anha) validemizden hem gizli, hem aşikâr kıraata dair rivayet gelmiştir. Bir rivayete göre Resûl-i Ekrem (sav) aşikâr kıraatta bulunmuştur. İmam-ı Azam Ebû Hanife (rha) indinde ise; İbn-i Abbas ve Semre b. Cünbed (r.anhüm) kanalı ile gelen rivayet daha zahirdir ve tercihe şayandır. Nasıl tercih edilmesin ki; Küsûf Namazı gündüz edâ edilen bir namazdır ve gündüz edâ edilen bir namazda kıraatta gizlidir. Küsûf Namazı edâ edildikten sonra güneş açılıncaya kadar dua edilir. Zira Resûl-i Ekrem (sav): "İşte bu korkulardan bir şey gördüğünüz zaman, Allahû Teâla (cc)'ya dua ile teveccüh ediniz" buyurmuştur. Dua hususunda sünnet olan, namazdan sonra yapılmasıdır"(576) hükmünü zikreder. Malûm olduğu üzere Küsûf Namazı'nın vakti; güneşin tutulduğu zamandır. Şayet güneş, namaz kılmanın mekruh olduğu bir vakitte tutulursa, Küsûf Namazı kılınmaz. Cevheretü'n Neyyire'de de böyledir.(577)


AY TUTULDUĞU ZAMAN KILINAN NAMAZ
(HÜSÛF NAMAZI)

673- Resûl-i Ekrem (sav) efendimiz, oğlu İbrahim (ra)'in vefatı esnasında "Güneş"in tutulmuş olması sebebiyle kıldırdığı namazdan sonra halkın "Güneş İbrahim'in vefatı sebebiyle tutuldu" demeleri üzerine: "Güneş ve ay, hiç kimsenin ölümünden dolayı tutulmaz. Güneş ve ayın tutulmasına şahit olduğunuzda, başınıza gelen bu hal ortadan kalkıncaya kadar namaza durup, dua etmeye bakınız"(578) hükmünü beyan etmiştir. Hüsûf (ay tutulması) Namazı da; iki rek'at olarak kılınır. Serahsi'nin Muhıyt'inde de böyledir.(579) İmam-ı Merginani; "Hüsûf Namazı cemaat ile edâ edilmez. Zira gece vakti toplanmak; korku ve fitneye sebeb olacağı için zuhur etmemiştir. Resûl-i Ekrem (sav)'in "İşte bu şiddetlerden bir şeye şahit olduğunuz zaman, hemen namaza sığınınız" buyurduğu bilinmektedir. Hüsûf (ay tutulması) Namazı'nı herkes kendi evinde edâ eder"(580) hükmünü zikretmektedir.

674- Hz. Ebû Bekir (ra)'den rivayet edilen bir Hadis-i Şerif'te Resûl-i Ekrem (sav)'in; güneş ve ay tutulmasını Allahû Teâla (cc)'nın, kudret ve hikmetine ait olaylar olarak beyan ettiği sabittir. Mü'minlerin; bu olaylar anında, namaz kılmaları ve dua etmeleri Resûl-i Ekrem (sav)'in sünnetiyle sabit olduğu içindir. Feteva-ı Hindiyye'de: "Korkuların şiddetlendiği, çok kuvvetli rüzgarların (kasırgaların) estiği, şiddetli kar ve yağmur yağdığı, güneşin kızarıp, gecenin çok şiddetli karanlık olduğu, yıldırımların düşmeye başladığı, yıldızların söndüğü ve kafirlerin saldırılarının arttığı zamanlar da da, iki rek'at namaz kılınır. Tebyin'de de böyledir. Bedai'de "Bu namazları herkes kendi evinde kılar" denilmiştir"(581) hükmü kayıtlıdır. Malum olduğu üzere müslüman; "Allahû Teâla (cc)'ya teslim olan" manasına gelen bir isimdir. Elbette "Ben de müslümanlardanım" diyen her insan; olayların mahiyeti ne olursa olsun, Allahû Teâla (cc)'ya teslim olacaktır. "Korku ve ümit" insana has ruhi hallerdir. Yukarıda zikredilen durumlarda: Allahû Teâla (cc)'ya teslim olabilmek ve bu niyetle; namaza teveccüh etmek, ne büyük bir nimettir.

İSTİSKA BABI (YAĞMUR DUÂSI)

675- Molla Hüsrev: "İstiska'da, cemaat ve hutbe yoktur. İstiska bir dua ve istiğfardır.Çünkü Kur'an-ı Kerim'de: "Rabbinizden bağışlanma dileyin!. Çünkü o doğrusu çok bağışlayandır. Size gökten bol bol yağmur indirsin" buyurulmuştur. Allahû Teâla (cc) istiska namazını, yağmur göndermek için sebeb kıldığından; bir dua ve istiğfardır. Bu sebeble, müslümanlar onu ayrı ayrı kılsalar caiz olur"(582) hükmünü zikretmektedir. İmam-ı Azam Ebû Hanife (rha) istiskada cemaat olarak sünnet olmuş bir namazın bulunmadığını beyan etmişti.(583) Esasen istiksa; ancak dua ve istiğfardır. Fakat namaz kılmakta da, herhangi bir beis yoktur. Zahiriyye'de de böyledir.(584)

676- İmam-ı Ebû Yusuf (rha) ve İmam-ı Muhammed (rha)'den rivâyet edildiğine göre; cemaat imamla birlikte istiskaya çıkar ve iki rek'at namaz kılarlar. İmam birinci rek'at'ta "Sebbihisme Rabbike'l a'lâ" suresini ikinci rek'atta "Hel etâke Hadîsü'l ğaşiyeh" okur, bunları okuması efdaldir. Diğer sûreleri de okuyabilir. İstiska namazında cübbeyi (rida'yı) ters çevirmek yoktur. İmam-ı Muhammed (rha) "İmam cübbesini ters çevirir" demiştir. Namazdan sonra imam iki hutbeyi ayakta okur. İki hutbe arasında biraz oturması efdaldir. Hutbe bittikten sonra yüzünü kıbleye ve arkasını cemaate dönerek; duâ ve istiğfarda bulunur. İstiskada; imamın cemaatle birlikte, üst üste üç gün duâya çıkması müstehabtır. Ancak kat'iyyen zımmîler (gayr-i müslimler) yağmur duâsına çıkarılmazlar.(585) Çok şiddetli ihtiyaç olmadığı ve zâruret bulunmadığı zamanlarda yağmur duasına çıkılmaması gerekir. Resûl-i Ekrem (sav) ancak çok şiddetli ihtiyaç olduğu zamanda istiskada bulunmuştur. İbn-i Abbas (ra)'dan gelen rivayet budur.


DÜŞMAN KARŞISINDA KILINAN HAVF (KORKU) NAMAZI

677- Kur'an-ı Kerim'de: "Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman, eğer kafirlerin size fenalık yapacaklarından endişe ederseniz, namazdan kısaltmanızda üzerinize bir vebal, yoktur. Şüphesiz ki; kafirler sizin apaçık düşmanınızdır!.. Sen de içlerinde bulunup da kendilerine namaz kıldırdığın vakit, onlardan bir kısmı seninle birlikte dursun, silahlarını (yanlarına) alsınlar. Bu suretle secde ettikleri zaman da arka tarafınızda bulun (ub düşmana karşı dur) sunlar. (Bundan sonra) Henüz namazını kılmamış olan diğer kısmı gelip seninle beraber namazlarını kılsınlar ve onlar da itiyat tedbirlerini ve silahlarını alsınlar. O küfredenler arzu eder ki, siz silahlarınızdan ve eşyanızdan âafil olasınız da, üstünüze derhal bir baskın yapsınlar. Eğer size yağmurdan bir eziyet olursa, yâhud hasta bulunursanız silahlarınızı koymanızda üzerinize vebal yoktur. (Fakat yine) Bütün itiyat tedbirlerini alın. Şüphe yoktur ki Allah kafirlere hor ve hakiyr kılıcı bir azab hazırlamıştır"(586) hükmü beyan buyurulmuştur.

678- Resûl-i Ekrem (sav) bizzat Sahabe-i Kiram'a "Havf Namazı" kıldırmıştır. Resûlullah (sav) vefatından sonra da Sahabe-i Kiram "Havf" namazı kılmışlardır. Abdullah İbn-i Mes'ud (ra)'dan "Havf" namazının ne şekilde edâ edileceği, en ince ayrıntılarına kadar rivâyet olunmuştur.(587) Korku namazının meşruiyeti Peygamberimiz Efendimiz (sav)'den sonra da bakîdir. Sahih olan da budur. Korku ziyadeleştiği zaman; harp emiri cemaati iki kısma ayırır. Bir kısmını düşmana karşı sipere gönderir, bir kısmını da arkasına alarak namazı kıldırır. Korkunun ziyadeleşmesi veya şiddetlenmesi; hep birlikte namazı edâ ile meşgul oldukları zaman, kafirlerin durumu görüp, topluca baskın yapmalarından endişe halidir. Cevheretü'n Neyyire'de de böyledir.(588)


679-KORKU NAMAZI NASIL KILINIR:
İmam veya Harp emiri; cemaati iki kısma ayırarak; bir kısmını baskın yapmasından endişe edilen düşmana karşı sipere gönderir, diğer kısım ile (Eğer misafir iseler, sabah namazını edâ ediyorsalar, Cum'a ve Bayram Namazlarında da durum aynıdır) bir rek'at edâ eder. Eğer imam mûkim olursa veya iki rek'atlı namazın başkasını (öğle, ikindi, akşam ve yatsı) edâ edenler (Duruma göre; bir veya ikinci rek'atı edâdan sonra) derhal sipere giderler, diğer kısım (siperde bekleyenler) imama iktidâ için gelir. Namazın geri kalan kısmını imam bunlarla birlikte tamamlar ve selâm verir. İmama iktida edenler; selâm vermeksizin sipere giderler. Birinci kısım gelir ve namazlarını (kıraatsız olarak) tamamlarlar ve selâm verirler. Ondan sonra diğer kısım siperden gelir ve namazlarını kıraat ile kılıp tamamlarlar. Çünkü onlar mesbukturlar.(589) Bu baskın endişesi anında kılınan namazdır. Eğer onların korkuları çok daha şiddetli olursa; kadir oldukları yöne imâ ile kılarlar ve hatta vâsıta üzerinde kılabilirler. İmam-ı Merginâni: "Rükû ve secdeyi kıbleye teveccüh ederek edâ etme imkanları da bulunmazsa, diledikleri yöne doğru ima ederek namazlarını kılarlar. Zira Allahû Teâla (cc)'nın kavli vardır: "Fakat korkarsanız, o halde (namazı) yürüyerek, yahud süvari olarak (kıbleye veya herhangi bir cihete karşı) kılın" Kıbleye yönelmek (İstikbal-i kıble) zaruretten dolayı sakıt olur"(590) hükmünü zikretmektedir.

680- Korku kafirlerden olsun, vahşi hayvanlardan olsun müsavidir. Korku namazı kısaltmayı gerektirmez. Ancak namaz esnasında yürümeyi mübah kılar. Muzmarat'ta da böyledir. Namaz edâ edilirken savaş yapılmaz. Namaz içinde savaşa girişen kimsenin namazı batıl olur. Keza korku namazı kılan kimse, düşman karşısına (sipere) dönerken hayvanına binmiş olsa namazı ifsad olur. Cevheretü'n Neyyire'de de böyledir.(591) Namaz içinde iken düşmanla savaşmanın mümkün olmadığının delili Resûl-i Ekrem (sav)'in "Hendek Savaşı" gününde, savaş sebebiyle dört vakti edâ edemeyişidir. Eğer savaşla birlikte namazın edâsı câiz olsaydı; muhakkak ki namazı terketmezdi, o halde iken de edâ ederdi.(592)

  ANASAYFA
b a
MEVZULAR
 • Takdim ve Önsöz
 • Genel Bilgiler
 • Tevhid ve Sıfat İlmi
 • Temizlik Bahsi
 • Namaz Bahsi
 • Cihad Bahsi
 • Oruç Bahsi
 • Zekât Bahsi
 • Hac ve Kurban Bahsi
 • Nikah Bahsi
 • Had ve Hudud Bahsi
 • Rızık-Kazanç Bahsi
 • Adâbı Muaşeret Bahsi
 • Adâlet Bahsi
 • Miras Hukuku Bahsi
 • Çeşitli Meseleler
 • Mevzuların Tam Listesi
 
 • ANASAYFA
MURABIT