EMANET ve EHLİYET - İSLÂM İLMİHÂLİ

MELEKLERE İMAN - CİNN'LERİN MAHİYETİ

MELEKLERE İMAN

176- Önce "Melek" kelimesi üzerinde duralım. Arapça bir kelime olup "elûk" veya "elûke" kökünden gelir. Haber götüren manasınadır.(123) İslâmi ıstılâhta: Allahû Teâla (cc)'nın emrine asla isyan etmeyen; erkeklik ve dişilik gibi özellikleri bulunmayan nurani ve latif varlıklara melek denir" tarifi genel kabul görmüştür. Kur'an-ı Kerim'de: "Ey iman edenler, gerek kendilerinizi, gerek ailelerinizi öyle bir ateşten koruyun ki, onun yakacağı insan ile taş'dır. (O ateşin) Üzerinde iri gövdeli, sert tabiatlı melekler vardır ki, onlar Allah'ın kendilerine emrettiği şeylere asla isyan etmezler. Neye de memur edilirlerse yaparlar"(124) buyurulmuştur. Bu Ayet-i Kerime'de meleklerin kat'i itaat içinde bulundukları serahaten beyan edilmiştir.

177- Varlıkları kat'i nass'larla sabit olan meleklerin; muhtelif şekillere girme kabiliyetlerinin bulunduğu da bilinmektedir. Melekler yaratılış bakımından günah işlemezler. Allahû Teâla (cc)'ya itaat ve ibadet etmek onlar için tabii ve fıtridir.(125)

178- Kur'an-ı Kerim'de meleklerin çeşitli görevlerinden bahis buyurulmuştur. "İlliyyûn, mukarrebûn" diye isimlendirilen melekler; Allahû Teâla (cc)'yı tesbih etmekle meşguldürler. Daima Allahû Teâla (cc)'nın muhabbetiyle istiğrak halindedirler. "Mudebbirat" adıyla anılan melekler; kâinatın nizamı hususunda, Allahû Teâla (cc)'nın emirlerinin icrasıyla vazifelidirler.

179- Bu iki grubun dışında; insanların ruhi halleri ve yeryüzündeki durumlarıyla vazifelendirilmiş melekler vardır. Bunların başında "CEBRAİL" gelir. Cebrail'in görevi; insanların dünyada ve ahirette saadetlerine vesile olacak ilahi emirleri peygamberlere ulaştırmaktır. Kur'an-ı Kerim'de "Ruhu'lemin" ve "Ruhû'l-Kuds" olarak da anılmıştır. "MİKAİL" ismiyle bilinen meleğin vazifesi; rızıkları sahiblerine ulaştırmak, yağmur yağdırmak, rüzgar estirmek ve bunlar gibi tabiat olayı diye nitelendirilen hususları düzenlemektir. "AZRAİL"; ruhları kabzetmekle vazifelendirilmiştir. "İSRAFİL" ise; kıyameti ilan eden sûr'u üflemekle görevlendirilmiştir. Bunların daha başka ne gibi görevlerle meşgul olduklarını ancak Allahû Teâla (cc) bilir bize düşen kat'i nass'larla varlıkları haber verilen meleklere iman etmektir.

CİNN'LERİN MAHİYETİ

180- Allahû Teâla (cc)'nın yaratmış olduğu gözle görülmeyen bir kısım varlıklar daha vardır ki; bunların başında "Cinn"ler gelir. Önce "Cinn" kelimesi üzerinde duralım. "Cin" ismi "Cenne" kelimesindendir; bir şeyi histen gizlemek, örtmek manalarına gelir.(126) "Cünne", kalkan ve siper manasına, "Cenin" ana rahminde saklı olan çocuk manasına gelir ve bunların hepsi aynı köke dayanır. İslâmi ıstılâhta "Cin"; Allahû Teâla (cc)'nın tekliflerine muhatab olan ve insanların gözle göremedikleri varlıklardır. Bunların da Allahû Teâla (cc)'ya iman edenleri bulunduğu gibi, inkâr edenleri de mevcuttur. Allahû Teâla (cc)'ya ilk isyan eden "İblis'in" de; cinler taifesinden olduğu bilinmektedir.(127)

181- Cinlerin hava ile karışık alevli bir ateşten yaratıldığı bilinmektedir.(128) Cinler de; tıpkı melekler gibi görünmeyen gizli varlıklar olup, çeşitli sûretlere girmeye ve zor işleri yapmaya iktidarları vardır. Fakat cinler mahiyetleri itibariyle meleklerden farklıdırlar. Teklif-i İlahiyeye; hem iman, hem de ibadet noktasından muhatabtırlar. Cinler, tıpkı insanlar gibi hesaba çekileceklerdir.(129)

182- Kur'an-ı Kerim'de: (Ey Habibim) De ki: "Cinlerden bir zümrenin Kur'an okurken onu dinlediği bana vahyolundu. Onlar (Kur'an-ı) dinlemişler de (şöyle) demişler: "- Biz gerçekten hayranlık veren bir Kur'an dinledik ki o, hakka ve doğruya götürüyor. Biz de ona iman ettik. Rabbimize (artık) hiçbir şeyi ortak koşmayacağız"(130) hükmü beyan buyurulmuştur. Abdullah İbn Mes'ud (ra)'dan rivayet edilen bir haberde; Cin'ler, Taif'te Resûl-i Ekrem (sav)'den Kur'an-ı Kerim'i öğrenmiş ve tebliğ etmek üzere bir gurub görevlendirilmiştir. İbn-i Abbas (ra)'dan rivayet edilen bir haberde Cinler, Resûl-i Ekrem (sav)'in Kur'an okuyuşunu "Nahle" mevkiinde dinlemişlerdir.(131) Allahû Teâla (cc)'ya iman ve kulluk eden "Mü'min cinler" bulunduğu gibi, Tağut'a itaat eden "kâfir cinler" de vardır.

183- Cins birliği sözkonusu olmadığı için; insan ile cin arasında evlenme teşekkül etmez. Ancak cinler de kendi aralarında evlenirler. Müşrikler; ilahi sırlara vakıf olduklarını zannettikleri ve bu sebeble ulûhiyet derecesine çıkardıkları cin'lere ibadet ederlerdi. Her biri adına çeşitli sihirler ve tılsımlar yapan; Sabii'ler, Süryani'ler cahiliyye dönemi Arapları ve Şamanist Türkler, cinler vasıtasıyla gaibi bildiklerini zannetmişlerdir. Halbuki cinler de gaibi bilmezler.

184- Kur'an-ı Kerim'de varlığı beyan buyurulan ve gözle görülemeyen varlıklardan birisi de şeytan'dır. Arapça mütehassıslarına göre "Şeytan" kelimesi; uzaklık manasına gelen "Şatana"dan veya yanmak manasına gelen "Şeyata"dan gelir.(132) "Şatana"dan geldiğini kabul edenler "Fi'lan" vezninde: "Haktan uzak olan" manasını vermişlerdir. Diğerleri ise; "fû'lan" vezninde; "yanmış ve batıl" manasını esas almışlardır. Ruhlar aleminde iken; Allahû Teâla (cc)'ya isyan ederek ve tekebbüre kapılarak, Hz. Adem (as)'e (ta'zim kasdıyla ve ilahi emirle) secde etmekten kaçınan iblis ilk şeytandır. Kur'an-ı Kerim'de "Şeyâtın-ı ins" ve "Şeyatın-ı cin" tabirleri geçmektedir.(133) Şeytan; kıyamete kadar insanların kalblerine vesvese vermek ve onları Allahû Teâla (cc)'ya karşı kışkırtmakla izinlidir. Resûl-i Ekrem (sav)'den Hz. Abdullah b. Mes'ud (ra)'un rivayet ettiği bir hadis-i şerif'te; her insanın, cinler taifesinden bir şeytanının bulunduğu beyan buyurulmuştur. Ayrıca şeytanın insanın en büyük düşmanı olduğu da kat'i nass'larla sabittir.

  ANASAYFA
b a
MEVZULAR
 • Takdim ve Önsöz
 • Genel Bilgiler
 • Tevhid ve Sıfat İlmi
 • Temizlik Bahsi
 • Namaz Bahsi
 • Cihad Bahsi
 • Oruç Bahsi
 • Zekât Bahsi
 • Hac ve Kurban Bahsi
 • Nikah Bahsi
 • Had ve Hudud Bahsi
 • Rızık-Kazanç Bahsi
 • Adâbı Muaşeret Bahsi
 • Adâlet Bahsi
 • Miras Hukuku Bahsi
 • Çeşitli Meseleler
 • Mevzuların Tam Listesi
 
 • ANASAYFA
MURABIT